Header Ads

Şehrin Öteki Yüzü

kabataş ilçesi, mürsel sönmez
kabataş ilçesi, mürsel sönmez

Bir fabrika işçisi, asgari ücretli; Geriden bakılınca pekâla bir makinanın dişlisi sanılabilecek ellerini omuzbaşından sallayarak yol alıyor evine doğru. Bir gün daha belediye otobüsüne vermediği yol parasını tasarruf etmiş olmanın huzuruyla...

Bir işadamı, hali vakti yerinde; Banka müdürünün biraz da göz yummasıyla aldığı kredinin karşılığı olarak, müdürü akşam götüreceği beşinci sınıf pavyonda ödeyeceği hesabı düşünmekle meşgul...

Bir anne, ev hanımı; Yılların alışkanlığıyla pratiklik kazanmış ellerindeki örgüsüne bakmaksızın örerken, iliştiği pencereden göz ucuyla henüz ergenlik çağına ermiş yavrucağızının okuldan dönüşünü gözlüyor....

Bir kadın, çok olmamış boşanalı; Yıllar yılı paha biçilmez derecede önem atfettiği nişan yüzüğünü, bir öğlen yemeği bedeline, kuyumcuda paraya çevirdikten sonra, yürüyor caddede “yaşananları unutmanın, yüzüğü satmak kadar kolay olmadığını” düşünerek...


Bir politikacı, belediye meclisinde encümen üyesi; Müdavimi olduğu esnaf kulübünde, kalabalığın, söyleyeceklerine kulak kesildiği bir anda en patavatsız tavrıyla koyveriyor ağzına gelen ilk cümleleri...

Bir işsiz, ve dahi bir baba; “ayakkabım delindi, baba!” diye ünleyen sabiisine bakarken, bir tür yedi küsürlü sarsıntı geçiren bedenine teslim olmamanın direnciyle, ellerini ağlamaklı gözlerine götürüyor...

Bir ögrenci, sınava hazırlanıyor; Toplumun, yaşıtlarıyla rızası hilafına “bak filancanın çocuğu kazandı, ya sen?” nevi yarıştırma talebini “yarış atı” olmadığının bilinciyle bir kenara iterken, bir göl kıyısı düşlüyor aşkıyla el ele...

Bir eğitimci, akademide hoca; Kafasını dağıtmak ve birazcık da vakit geçirmek adına elli bir oynuyor su işlerindeki mühendis arkadaşıyla, kentin gösterişli bir kahvehanesinin sigara içilmeyen bölümünde...

  • Ve bir tamirci çırağı, imreniyor okullu yaşıtlarına. Bilenerekten...

  • Bir hasta, hastane odasında lanetler okuyor sigaraya...

  • Bir mirasyedi, kalabalıkta yanlızlık çekiyor..

  • Bir delikanlı, giden tabutun ardından çığlıklar yükseltiyor göğe...

  • Bir ihtiyar hacı, çekiştiriyor caminin hocasını safdaşlarıyla...

  • Bir genc kız, düşlerini izlediği filme katarak kanatlanıyor hayâl âlemine..

  • Bir idealist genç, gelecek kurguluyor topluma kendi önderliğinde...

  • Bir emekli, kulağı televizyon haberlerinde; duymak istemiyor eşinin “dırdır”larını...

  • Bir sürücü, “Hasbinallah!” çekiyor yanan kırmızı ışığın uzamış olmasına...

  • Bir müzisyen, “en güzeli daha bestelenmemiş olanı” iddiasıyla son çalışmasını dinliyor huşu içinde....

Birbirinden bağımsız binlerce, milyonlarca yaşama çatı olan şehir, günün akşama dönmesini sabırsızlıkla bekliyor, barındırdıklarını bir an önce örtmek ve doğacak güne yeni umutlar yüklemek istercesine...   

kaynak: http://www.istanbulbirnokta.com/detay.php?yazi=262

Hiç yorum yok

* Geri bildirimlere önem veriyoruz...

* İçerekler hakkındaki görüş ve önerilerinizi lütfen bizimle paylaşınız.

* Ziyaretiniz için teşekkür ederiz.

Blogger tarafından desteklenmektedir.