Header Ads

Çocukluğumun Camiyanı

Cuma günü olunca içimizi bir mutluluk kaplardı. Çünkü cuma günü mahalleden bir kaç arkadaşla birlikte camiyana (Biz çocukken Kabataş'ın ismiyidi Câmiyanı) gider, birlikte kolkola gezer (en az yirmi tur atar), cuma namazımızı kılar, kebapçı celaldan yarım ekmek arası kebaplarımızı yer, akşam olurken de evlerimizin yolunu tutardık. Akşamları ise, özellikle kış mevsiminde, evlerde yanan sıcak sobanın etrafında halkalar uluşturulur,  hoş sohbetler eşliğinde, alınan hamsilerin pişerken çıkardığı cızırtılar dinlenir,  mis gibi kokusu ciğerlerimizin en ücra noktasına kadar çekilirdi. :) Yemeğin ardından pazardan alınan amasya elmaları çatır çatır yenir, portakallar ise bir güzel mideye indirilirdi. Yatma vakti gelip yataklarımıza uzandığımızda ise, günün muhasebesini yapar, gün içinde karşılaştığımız kişilerin suretlerini gözden geçirir, yaşanan diyalogları tekrarlayarak uyuya kalırdık.

Benim için Cuma günleri büyülü bir gündü. Dostlarımızı, arkataşlarımızı ve coşkun kalabalığı görmenin coşkusu olurdu içimizde.  2007
Not: Mahmut Hocamızın (Mahmut Aydın) "Küçük Yüreklerin Kocaman Şehri" başlıklı yazısını okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.

Hiç yorum yok

* Geri bildirimlere önem veriyoruz...

* İçerekler hakkındaki görüş ve önerilerinizi lütfen bizimle paylaşınız.

* Ziyaretiniz için teşekkür ederiz.

Blogger tarafından desteklenmektedir.