Kurbanın Hikmeti
Kurban bayramının ikinci gününde, dışarıdaki hava oldukça soğuktu. Ödevlerimi yapmış, sabah namazından sonra yatmadığım için de çözmem gerekli olan 200 soruyu bitirmiştim. Tatilde, kendime böyle bir hedef belirlemiştim. Her gün sınavlara hazırlık amacıyla 200 soru çözecektim. Nitekim ilk üç gün gayet de güzel geçti. Nedendir bilmem, içimde tatlı bir hüzün vardı. Değişik bir şeyler yapmaya çalıştım ama olmadı. İçimdeki o hüzünlü hava hâlâ devam ediyordu. Evin içinde biraz dolaştıktan sonra camdan bakmaya başladım. Yağmur ne güzel yağıyordu, ince ince. Sonra annemin yapmış olduğu o güzelim baklavalardan almak için mutfağa doğru yöneldim. Birden gözüme masanın üzerindeki Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi ders kitabı ilişti. Bayram sonrası ilk hafta sınavımız vardı, din dersinden. Kitabı karıştırmaya, konu sonlarındaki okuma parçalarını incelemeye başladım. Okuma parçalarından birinin başlığı çok ilginçti: “Kurbandaki Sır”. Merak ettim ve kurbandaki sırrın ne olabileceğini anlayabilmek için biraz okudum. Yazı ne kadar güzel yazılmıştı. Daha önce hiç düşünmediğim şeyleri bana hissettirmişti. Yazıda, kurbanın bir tür zikrullah/Allah’ı hatırlamak olduğu, kurban kesmedeki niyetin sadece Allah rızası olması gerektiği, usulünce yapılan bu ibadetin “şah damarımızdan daha yakın olan” yüce Allah’ın yakınlığını hissetme imkânı vereceği yazılıydı. Ayrıca kurban kesildikten sonra, etlerin üçe bölünmesi gerektiği, birinci bölümünün akrabalar, ikinci
bölümün ihtiyaç sahibi komşulara, üçüncü bölümünün de kurbanı kesen kimseye kalması gerektiği yazılıydı. Tam bu esnada beraber maç yaptığımız, geçen sene babası vefat eden çok sevdiğim arkadaşım Faruk aklıma geldi. Acaba onlar kurban kesebilmiş miydi? Durumlarının son zamanlarda iyi olmadığını biliyordum. Acaba bu bayram gününde, çok sevdiğim arkadaşımın harçlığı var mıydı?
Kafamda bu sorular varken hemen annemin yanına gittim ve dağıttığımız etlerden kalan olup olmadığını sordum. Annem de bir parça kaldığını söyledi. Hemen o parçayı aldım ve doğru Faruklara gitmek üzere evden ayrıldım. Yolda giderken Faruk’un beş aylık kardeşi aklıma geldi. Ona da marketten bir kutu süt aldım. İçimde müthiş bir sevinç ve heyecan vardı. Nedendir bilmem, içimdeki hüzün gitmiş, yerini bütün vücudumu saran mutluluğa bırakmıştı.
Kafamda bu sorular varken hemen annemin yanına gittim ve dağıttığımız etlerden kalan olup olmadığını sordum. Annem de bir parça kaldığını söyledi. Hemen o parçayı aldım ve doğru Faruklara gitmek üzere evden ayrıldım. Yolda giderken Faruk’un beş aylık kardeşi aklıma geldi. Ona da marketten bir kutu süt aldım. İçimde müthiş bir sevinç ve heyecan vardı. Nedendir bilmem, içimdeki hüzün gitmiş, yerini bütün vücudumu saran mutluluğa bırakmıştı.
Farukların evine yaklaştıkça bu mutluluğum daha da arttı. Farukların zilini çaldım. Annesi çıktı. Üzüntülü ve kısık bir sesle, “Hoş geldin Yakup” dedi. Ben elini öptükten sonra getirmiş olduğum bir parça eti ve bir kutu sütü uzattım. Bu esnada acayip bir şey oldu ve Faruk’un annesi ağlama başladı. Şaşırmıştım. Acaba yanlış bir şey mi yaptım, diye düşünmeye başladım. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu Fatma Hanım. Adeta dışarıda yağan yağmur gibi gözlerinden yaşlar boşanıyordu. Kısa bir süre sonra olduğu yere çöküp kaldı. Tam bu esnada Faruk geldi. Ben bir şey demeden Faruk göz yaşları içinde anlatmaya başladı. Üç gündür evde yiyecek bir şey yoktu. Ben ve annem su içerek idare etmeye çalıyorduk. Ama kardeşim… Bu esnada sözler Faruk’un boğazına düğümlendi. Artık Faruk da konuşamıyordu. Bir süre sonra Faruk tekrar konuşmaya başladı ve sözlerine şöyle devam etti. Kardeşim çok acıkmıştı. Annem de bir şey yemediği için kardeşimi emziremiyordu. Dün akşam namazdan sonra annem ellerini açıp şöyle dua etti. “Allahım eşim vefat ettiği için çok zor günler geçiriyoruz. Sana hiçbir zaman isyan etmedim. Etmeyeceğim de. Ama ya Rabbim, bugün bayram, ben de çocuklarıma bir parça et yedirmek istiyorum. Emziremediğim için kızım açlıktan hiç susmadı. Ne olursun bir melekle ya da çok sevdiğin bir kulunla bize bir parça et ve bir kutu süt gönder.”
Bu sözlerden sonra ben de birden bire ağlamaya başladım. Hayatımda hiç ağlamadığım şekilde hüngür hüngür ağlıyordum. Sanki göz yaşıyla ilk defa karşılaşıyordu bedenim. Bu esnada da bir taraftan elimdeki bir parça ete ve bir kutu süte bakıyor, bir taraftan da Faruk’un dediklerini düşünüyordum.
Bu sözlerden sonra ben de birden bire ağlamaya başladım. Hayatımda hiç ağlamadığım şekilde hüngür hüngür ağlıyordum. Sanki göz yaşıyla ilk defa karşılaşıyordu bedenim. Bu esnada da bir taraftan elimdeki bir parça ete ve bir kutu süte bakıyor, bir taraftan da Faruk’un dediklerini düşünüyordum.
Fatma Hanım göz yaşları içinde, ellerini kaldırdı ve, “Allahım, sana sonsuz şükürler olsun” dedi. Bana dönerek de, “Allahım senden razı olsun, sen ya bir meleksin ya da Allah’ın çok sevdiği bir kulsun” dedi. Ne diyeceğimi bilemiyor, sadece gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Aman Allahım, ağlamanın bu kadar tatlı olabileceğini hiç düşünmemiştim. Bu sırada kendimi Allah’a o kadar yakın hissettim ki anlatamam. Allah sevgisi adeta
bütün bedenimi kaplamıştı. Kalbim hızlı hızlı çarpıyordu. Vücudum titriyor, sanki kalbimden Allah Allah, sesleri geliyordu. Tam bu esnada, kitaptaki yazının başlığı aklıma geldi: “KURBAN RABB’E YAKINLIĞI HİSSETMEKTİR”. Evet, kurbandaki sır da benim için çözülmüştü. Kurban, yüce Allah’ın yakınlığını hissedip, sevgi ve mutluluktan hıçkıra hıçkıra ağlamaktı.
Elimdekileri yere bıraktım ve cebimdeki bütün parayı çıkartıp Faruk’un eline sıkıştırdım. Faruk’la da bay-ramlaşıp oradan ayrıldım. Bu bayram şu âna kadar yaşadığım en güzel bayramdı. Eve gelirken yaşadıklarımı bir kez daha düşündüm ve böylesine bir hayır işinde yüce Allah’ın beni tercih ettiği için çok sevindim ve yüce Allah’a bol bol şükrettim.
bütün bedenimi kaplamıştı. Kalbim hızlı hızlı çarpıyordu. Vücudum titriyor, sanki kalbimden Allah Allah, sesleri geliyordu. Tam bu esnada, kitaptaki yazının başlığı aklıma geldi: “KURBAN RABB’E YAKINLIĞI HİSSETMEKTİR”. Evet, kurbandaki sır da benim için çözülmüştü. Kurban, yüce Allah’ın yakınlığını hissedip, sevgi ve mutluluktan hıçkıra hıçkıra ağlamaktı.
Elimdekileri yere bıraktım ve cebimdeki bütün parayı çıkartıp Faruk’un eline sıkıştırdım. Faruk’la da bay-ramlaşıp oradan ayrıldım. Bu bayram şu âna kadar yaşadığım en güzel bayramdı. Eve gelirken yaşadıklarımı bir kez daha düşündüm ve böylesine bir hayır işinde yüce Allah’ın beni tercih ettiği için çok sevindim ve yüce Allah’a bol bol şükrettim.
YAKUB’UN GÜNLÜĞÜ M. Yakup Avcı
(KESFETKENDİNİ .com EDİTÖRÜ)
İletişim:bilgi@kesfetkendini.com
Post a Comment